29 Temmuz 2007 Pazar

Till Broenner

Till Brönner ile MSN arkadaşım Emma sayesinde tanıştım, bu şarkı beni çok etkiledi. Orijinali Nick Drake şarkısı olan River Man' in bu yorumu gerçekten çok hoş olmuş. Betty aslında tüm kadınları ifade eden bir fenomen burada belki de. Dua ederek, inanarak her şeyin hallolacağına yapılan bir vurgu. Basit bir yaz yağmuru ile tüm inancını kaybeden, ama yeniden geri kazanabilen insanları anlatıyor.

Betty came by on her way
Said she had a word to say
About things today
And fallen leaves.

Said she hadnt heard the news
Hadnt had the time to choose
A way to lose
But she believes.

Going to see the river man
Going to tell him all I can
About the plan
For lilac time.

If he tells me all he knows
About the way his river flows
And all night shows
In summertime.

Betty said she prayed today
For the sky to blow away
Or maybe stay
She wasnt sure.

For when she thought of summer rain
Calling for her mind again
She lost the pain
And stayed for more.

Going to see the river man
Going to tell him all I can
About the ban
On feeling free.

If he tells me all he knows
About the way his river flows
I dont suppose
Its meant for me.

Oh, how they come and go
Oh, how they come and go


28 Temmuz 2007 Cumartesi

Kesmeşeker

Gençliğimin, en sevdiğim yerli grubuydular. Hala müzik yapıyorlar mı bilmiyorum ama Dipten ve Derinden albümünü defalarca dinlediğimi hatırlarım salondaki müzik setinde kocaman kulaklıkları kafama geçirip sabaha kadar müzik dinlediğim gecelerde. O zamanlara dair hatırladığım tek yerli grup da diyebilirim. Ankara' da Saklıkent' te bir konserlerine de gittiğimi hatırlıyorum. Aşağıya en sevdiğim parçalarından birisinin TRT kayıtlarını ekliyorum. SOS...

27 Temmuz 2007 Cuma

Peter Sellers

8 Eylül 1925 yılında dünyaya gelen Sellers' ın gerçek adı Richard Henry Sellers' tır. Aktör bir ailenin ilk çocuklarının doğumda ölmesi üzerine şımartılarak büyütülen Sellers orduya katılmış ve İkinci Dünya Savaşı' nda savaşmıştır. Savaştan sonra aktörlük kariyerine başlamış ve ölümüne kadar çok önemli filmlerde rol almıştır. 4 evlilikten 3 çocuğu olan aktör çocuklarına 4.5 milyon sterlinlik bir servet bırakmıştır. (24 Temmuz 1980)
Aktörlük kariyerinden önce müzisyenlik yapan Sellers (davul çalarmış) Beatles ile birlikte çalışmalar yapmıştır. 1960 yılında Sophia Loren ile yaptığı düet listelerde 4. sıraya kadar çıkmıştır. Beatles parçalarından "A Hard Day's Night" yorumu listelerde 14. sıraya kadar yükselebilmiştir.
Bir filmde 3 farklı karakteri canlandırarak Oscar' da En İyi Aktör ödülüne aday olan tek isimdir. (Dr. Strangelove)
Nisan 1964' te Playboy dergisine kapak olmuştur ve bu tarihteki tek örnektir.
Premiere dergisi tarafından En İyi Sinema Sanatçısı dalında 41. seçilmiştir.
Bir gün Peter Sellers Londra' daki evlerinde çalışmalarına dalmışken kapı çalınır, karısı Anne kapıyı açar, bir telgraf gelmiştir. "Lütfen bana bir fincan kahve getirir misin? - Peter"
Dr. Strangelove' daki karakterleri Premiere dergisi tarafından 100 En iyi film karakteri sıralamasında 75. seçilmiştir.
Pembe Panter serilerindeki karakteri aynı dalda 67. olmuştur.
Being There' deki karakteri 49. seçilmiştir.
Elvis Presley' nin en sevdiği aktördür, uçak yolculuklarında Pembe Panter serisini mutlaka izlemek istemiştir.
Prens Charles, Sellers' ın en büyük fanlarından birisidir. Pembe Panter' in Dönüşü' nü izledikten sonra Sellers' a yazdığı mektupta gülmekten ön sırada oturan bir kadını ıslattığını ve rezil olduğunu söylemiştir.
Sellers;
"Eğer bana kendimi oynamayı söylerseniz ne yapacağımı bilemem, çünkü ne ya da kim olduğum hakkında hiç bir fikrim yok" demiştir. "Maskemin arkasında bir ben vardı ama onu cerrahi bir operasyonla aldırdım" diyerek kendisine dönük eleştirilerini sürdürür Sellers. "Ben tüm komedyenlerin en klasik örneğiyim, sadece işimi yaparken komik oluyorum" diyerek bir anlamda günah çıkartmayı da ihmal etmemiştir. Evlilik hakkındaki yorumu da ilginçtir Sellers' ın:
"Evlenene kadar gerçek mutluluğun ne olduğunu asla bilemezsiniz. Ama artık çok geçtir."

Aşağıda Stanley Kubrick filmi Dr. Stangelove' dan alınan bir sahneyi ekliyorum. Amerikan başkanı ile SSCB başkanının telefon konuşması. Başkan rolündeki Peter Sellers, aynı filmde Dr. Strangelove' ı (Hitler Almanyasından göç eden dahi bilim adamı) ve Yüzbaşı Lionel Mandrake' i canlandırıyor. Filmin final sahnesi muhteşemdir.


Not: Bilgileri imdb'den aldım.

Kylie Minogue ve Dünyanın En Seksi Erkeği

26 Temmuz 2007 Perşembe

Geriye bak(ma)mak...


“Geriye bakma Cüneyt”… Bu uyarıyı daha ne kadar duymam lazım? Çok mu geriye bakıyorum gerçekten? Ben hiç öyle olduğunu düşünmüyorum aslında. Geriye bakmak demek geçmişte yapılanlardan, yaşananlardan pişman olmak demekse hayır! Ben geriye bakmıyorum. İleriye giderken, gelişirken geriye bakmamam gerekliliği ise anlatılmak istenen, bu hiç huyum değildir zaten. Yanımda benimle birlikte ileriye gitmek istemeyenlerin isteğidir bu belki de, ilenmek mi denir? Terk edilmek güzel bir şey değil, reddedilmek de öyle, hele hele anlaşılamamak, yanlış tanınmak daha da beter.

22 Temmuz 2007 Pazar

Frederick Law Olmsted



Ege Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü' nden sevgili hocam Doç Dr. Adnan Kaplan' ın bitirme tez konusu olarak bana Olmsted' in hayatı konusunu vermesiyle tanıştım Olmsted' le ve ABD Peyzaj mimarlığı geleneğiyle. O günden beridir epey üzerine kafa patlattığım bir konu oldu. Artık akacak nehir yatağı bulduğuma göre Olmsted hakkında biraz bilgi vermem gerekir herhalde.
Bugünden itibaren Olmted hakkında bilgileri blogumda bulabilirsiniz. Umarım burada verdiğim bilgileri birileri bir yerlerde kullanırken benden de bahseder.

Oyumuzu verdik, vatana, millete ve yedi düvele hayırlı olsun

Seçim bitti, oyumuzu verdik, daha önceki seçim yazımda oy vermeyeceğimi söylememe rağmen yanar-döner olmayı göze alıp oyumu attım. Sabah kalktım, müzik dinledim, gitar çaldım, düşündüm, oyumu atmaya karar verdim. Hak etmese de oyumu attığım parti ya da aday (kime attığım belli olmasın hesabı) bir oyu cukkaya indirdi. Partilerin isimlerinin altında Genel Başkan isimlerinin yazılması ne saçmalık? Hani yerel temsil?
Hayatımda hiç milletvekili kapımı çalmadı, çalacak mı acaba? Çalsa da açar mıyım, açsam da buyur eder miyim, buyur etsem de çay kahve ikram eder miyim, etsem de içine tükürür müyüm emin değilim.
O kadar çok isteğim var ki milletimin vekillerinden hangi birisini yerine getirebilirler? Zamanı da geri alamazlar ya!
Neyse verdik gitti, zaten vermeye alışık milletiz, milletvekiline de verdik rahatladık, kaşıntı bitti.
Vatana, millete, galaksiye, kozmoza hayırlı olsun.

Mercan Dede, Sabahat Akkiraz ve Univarsiade 2005

Mercan Dede ismini ilk duyan herkes aklında ak sakallı bir dede canlandırmıştır büyük ihtimalle. Öyle değil tabii. Mercan Dede (nam-ı diğer DJ Arkin Allen) 1966 yılında Türkiye' de doğmuş, çeşitli yerlerden ney, bendir ve Türk müziği ritmleri dersleri almış daha sonra öğrenimi için Kanada' ya gitmiş ve öğrenim gördüğü okulda öğretim üyesi olmuş önemli bir müzisyenimizdir. Diskografisi :
SU (2004- Doublemoon Records)
NAR (2002 - Doublemoon Records )
SEYAHATNAME (2001 - Doublemoon Records)
JOURNEY OF A DERVISH (1999 - Golden Horn Records)
SUFI DREAMS (1996 - Golden Horn Records)

Sabahat Akkiraz Sivas' ta doğmuş, 13 yaşında ilk 45' liğini yapmış dev bir sestir müziğimiz için. Orta ve Liseyi Almanya' da okuduktan sonra yurda dönen müzisyen şu ana kadar 18 albüm yapmıştır. 1996 yılında Londra Jazz Festivali' ne davet edilmiş, yurt dışında pek çok ülkededavet üzerine konserler vermiş, çalışmalarda bulunmuştur. Türküler hakkında şöyle demiştir :
’Hangi dilde olursa olsun herkes türkü söylesin.Türkülerin gücüyle karanlık aydınlığa teslim olacaktır.’’

Aşağıdaki videolardan ilki Mecan Dede' nin Univarsiade 2005 (İzmir) açılışında semazenlerle birlikte gerçekleştirdiği güzel gösteri, ikincisiyse Ab-i Cesm isimli Mercan Dede şarkısı, vokallerde Sabahat Akkiraz.



Seçim üzerine

Artık kıdemli seçmen sayılabilirim. Dolayısıyla seçim hakkında bir yorum patlatmam lazım, zamanı geldi. İlk oy kullandığım seçimi hatırlıyorum, o kadar idealist, o kadar hayalciydim ki bu sefer olacak diyerek sol partilerden birisine vermiştim oyumu. %1 olamayan partilerden birisine. Sonra pişman oldum ama iş işten geçmişti. Sonra pişman olmama pişman oldum ama iş işten geçmemişti. Eğer ben birey olarak ülkenin %1' ini oluşturan bir kitleye dahilsem bundan pişman olmamam gerekiyordu. Sırf bir parti kazanmasın diye yanlış bildiğim başka bir partiye mi oy vermeliydim? Geçen seçimde AKP' nin kazanmasının suçu kararsızlara, oy kullanmayanlara ve %1' lere kesilmedi mi? Oy atan kitlenin hiç kabahati yokmuş gibi!!!


Bu seçimde de sırf AKP kazanmasın diye yanlışlarla dolu partiler ön plana çıkartılmıyor mu? Eski kafatasçı, derin devlet adamlarının partilerine mi oy atmalıyız? Hala kafatasçı, kana susamış, ip tüccarlarına mı? Yoksa kafası karmakarışık, pop-parti CHP' ye mi? Bence bu seçimde yapılacak en güzel şey oy vermemek, paşalar gibi sahillere koşup güneşin altına serilmek...


Seçim öncesi meydanlarda yaşananlar da korkunç!! Adam asmak için ip fırlatmalar, belden aşağı vurmalar, bilmemkaç yılının ekmek karnesini göstermek, salak salak işler. Bu seçimde de değişen bir şey yok. Seçime 5 kala ormanlar cayır cayır yanıyor ama dolar dibe vurdu, borsa fırladı, yaşasın hükümet!!!


Yurdum insanı yine kendisine yakışan başbakanlarını seçecektir, umarım bu seferki daha suçlu, daha gerici, daha kaba, daha paşa, daha ağa olur, umarım bu seferli çiftçilerin anasına söver... Neyseki bu seçimi de çok fazla suç ortağı olmadan atlatıcam gibi gözüküyor. En iyi hükümet en az hükümet edendir!


Nurhat Şensesli

Hep ecnebilerden örnek vermeyelim dedik, basçılardan çatlak basçı abimiz Nurhat Şensesli' den konuyu açtık. Herkes tanır aslında kendisini, Laço Tayfa' nın basçısı olarak. Basla oynamayı çok seven tarzıyla, müzikte arka tarafı çorba gibi kaynatan stiliyle deli-dolu basçların ağa babasıdır. İşin ilginci Tarkan' ın en baba şarkısı Kış Güneşi' nin bestecisidir kendisi. Laço Tayfa' nın neşeli klibi Şurmat aşağıdaki. Basın bütün tekniklerinden bi damla attırmacalı introsuyla kıpır kıpır... Valla çalkalıcam...





 


 

Chick Corea ve Bobby McFerrin

Çatlak Bobby' den daha önce bahsetmiştik, aşağıdaki videoda yanında cazın efsane ismi Chick Corea var ve Bobby (kahrolası yetenek kumkuması) - Allah başımızdan eksik etmesin, amin, scat tarzı vokallerin doruklarında, chick corea' ysa her zamanki chick corea. Çik amcadan sonra bahsederiz. Anlat anlat bitmez bir adam o çünkü.





Montrö Caz diyen dillerini yirim senin...

Peter Erskine


Davulculardan bahsederken Peter babadan bahsetmemek ayıp olur diye düşünüyorum. Düşündüm, düşünerek bahsetmeye karar verdim, aman neyse... Peter baba da mektepli müzisyenlerden, 1972 yılında Stan Kenton Orkestrasına katılarak profesyonel olmuş. Peter babayı bu kadar önemli yapansa Weather Report ile yaptıklarıdır.
Jaco ile çalışıp kafayı sağlam tutmayı başarmış dirayetli bir amcamızdır kendisi. Aşağıda iki videosunu paylaşıyorum.





 





 

Jamie Cullum

1979 doğumlu gencecik bir İngiliz vokalist ve piyanist. Neredeyse bütün ailesi değişik milletlerden olan Cullum tam bir melez ve kendisini Kültürel İkon olarak tanımlıyor. 1999' da 20 yaşında ilk albümü Heard it all Before' u yayınlamış. 500 adet basılan bu albüm e-bay' de 600 sterline satılınca başarı gelmiş tabii. Daha sonra best-seller albümü Pointless Nostalgic ve 2003' te Twentysomething.  Benim çok sevdiğim bir müzisyen, paylaşmak istedim bilmeyenler için.  İki videosunu koyuyorum. İlki Photograph, ikincisi twentysomething' in canlı performansı.








 

Scat / George Benson

Bir önceki yazıda mevzusu açılmışken scat hakkında da bilgi vermek lazım sanırım. Scat insan sesini enstrüman gibi kullanarak yapılan bir müzikal deneyim. Caz şarkıcıları tarafından genelde anlamlı kelimeler kullanılmadan kullanılır. Scat tarzı vokaliste emprovize melodiler ve ritmler yaratma şansı verir, diğer enstrümanların sololarına eşlik edebilir.


Scat' in tarihçesi ile ilgili en yaygın dedikodu Louis Armstrong' un bir konserinde şarkı sözlerinin rüzgardan uçması ve sözleri ezbere bilmeyen Armstrong' un anlamsız sesler çıkartması ile ilgilidir. Bu büyük bir yalandır tabii. Armstorng' tan önce pek çok kayıtta scat tarzına rastlanmaktadır ancak scat' i yaygınlaştıran kişi Armstrong olabilir. Scat tarzını kullanan müzisyenler Armstrong, Ella Fitzgerald, Sarah Vaughan, Jim Morrison, Jonathan Davis (Korn), George Benson (baba gitarist), Dizzy Gillespie, Carmen McRea, Al Jarreau, Freddie Mercury, David Gilmour, Bobby McFerrin (hayatı scat zaten), Chaka Khan, Dave Matthews... Bunlarına arasında George Benson' a ayrı bir parantez açmak lazım. Hem gitarı hem sesi ile müthiş bir müzisyen. Ben de buldum iki videosunu hemen yayınlarım... İlki On Broadway. Parçada hem scat tarzı vokalleri hem de scat ile aynı anda işleyen gitar sololarını dinleyebiliyoruz. Zordur herhalde yapmak. İkinci parçaysa ünlü Dave Brubeck - Paul Desmond çalışması Take Five. Herkesin bildiği melodilerden birisidir. Bu videoda 1976 yılında George Benson gitarının ne kadar kuvvetli olduğuna da tanık oluyoruz. Bayılıyorum bu çikolata renkliye... ayayay...





Fourplay

Normalde Smooth Jazz' ı çok seven bir adam olmamama rağmen bu grup beni çok derinden etkilemiştir. Müzikte dinginlik, enstrümanda ustalık, ruh, adına ne derseniz deyin, müthiş bir buluşma bence. Enfes bir karışım. Grubun beyni ünlü piyanist Bob James. Bob James ismi belki çok iyi bilinmese de cazda çok önemli isimlerden birisidir. Adını bilmeseniz de TRT jeneriklerinde mutlaka parçalarını duymuşsunuzdur. Çok önemli albümlere sahip müzisyen Fourplay' de kendi müzikal tarzına göndermelerle, diğer müzisyenlerin tarzının iyi bir karışımını ustalıkla sergiliyor. Basları Nathan East çalıyor ki basçılar faslında mutlaka işlenmesi gereken isimlerden birisidir. İnanılmaz vokali ile parçalara eşlik eden, bas çalışı da vokali kadar narin olan ender müzisyenlerdendir. Bas sololarına "Scat" leri ile eşlik eden East grubun en önemli öğelerinden. Gitarları ünlü gitarist Larry Carlton çalıyor. Grubun diğer üyeleri gibi o da ipeksi vuruşlarıyla ve temiz gitar sounduyla gruba ayrı bir renk katıyor. Davullarda Harvey Mason... Grubun 4. üyesi. Caz davulcularının mutlaka bir şeyler aldığı, sakin, dingin, groovy bir tarz. Fourplay' in çok güzel albümleri var, mutlaka edinmenizi tavsiye ederim. Her ne kadar Bahri abimiz tarafından asansör müziği ilan edilse de :) ben yine de sakin zamanlarımda sık sık tercih ediyorum.





 

Değirmendere' den Körfez Manzarası


Bu fotoğrafı da yağmurlu bir havada çektim. Değirmendere' de Cafe Yakut' un önünden Körfez manzarası. Bulutların arasından yüzünü göstermeye çalışan güneş, tepeler ve kentin silueti. İzmit Körfezi' nin peyzajı eşsizdir, sanayi tesisleri, limanlar ve tersaneler tarafından ele geçirilen bu bölgenin doğal hali görülmeye değermiş. Ne yazık ki biz göremedik, umarım gelecek kuşaklar görür.





Bahçecik / Kocaeli


Bahçecik Kocaeli' nin şirin bir beldesiyken özellikle yamaçlardaki kontrolsüz yerleşimlerin sonucu karakterini kaybetmeye başlayan bir bölge. Bu fotoğrafı 10 temmuzda çektim, hava yağmurluydu. Etkileyici peyzajla birleşince güzel bir kare oluştu.





Hariçten Gazelciler

Sene 1996. Kocaeli' de Sabancı Kültür Merkezi' nde Şahtahmasp isimli bir grup tek başına konser verip salonda ciddi hasarlara sebep olmuştu. Davulları ben çalıyordum, bas gitarda Umut, gitarda Volkan, yan flütte İlkay ve gitar vokalde Ömür. Ben o zamanlar Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği okuyordum ve bir gün bana gelen bi teklif doğrultusunda sokak tiyatrosu grubu Sandımay ile Avrupa turnesine çıkmıştım. Sonra herkes yoluna gitti ve grup dağıldı. Umut'la İzmir' de yollarımız kesişti yıllar sonra, birlikte yaşadık, şimdi psikoloji bitirdi, hala orada burada bas çalıyor. Telefonunu kaybettiğim için ulaşamıyorum artık ona. Volkan Babylon' da çalışıyor, İlkay konservatuar bitirdi, Kocaeli Sanayi Odası oda orkestrasında çalıyor. Ben artık çamıyorum, hayatım peyzaj mimarlığı oldu. Ömür bizden sonra pek çok grupla çalıştı, Çamur, Hariçten Gazelciler... Kendi yarattığı Çağlama isimli aletle ve şahane vokaliyle müziğe devam ediyorlar. Altta verdiğim video Hariçten Gazelciler' in. Davulda Turgay, basta Murat, vokalde ve çağlamada Ömür.



Mr. Big - To Be With You


Çağrışımlara devam, Mr. Big demişken aklıma o meşhur parçaları geldi, hehe, ilk gençlik yıllarımızın sevilen baladı... To Be With You... Gırtlaklarımızı patlata patlata söylerdik, klibi tekrar izleyince bi tuhaf oldum. Tipler çok salakmış...  Billy Sheehan sarı sarı vokal yapıyo, vokalik abinin saçlar prens modeli, pantollar dar, ay bi fena oldum.  ya kamera geliyo, sırtını dönüyo, kamera içinden geçiyo öbür taraftan klip başlıyo, davulcu arkada mecburiyetten önce şakşak sonra tef sallıyo, vokalik "Noluyo ya!!" manalı eli yukarı kaldırıyor, sonra "blogumuza uygun Lannoldu ifadesi ile" indiriyor, Billy davul gibi bişiyi tekmeliyo, solo başlıyo, ortalık renkleniyor? şarkının sonunda garip bir uuuuuu ve oh bitti imajı... anlamı var mı tüm bunların? ... hehe...


 





 

Billy Sheehan

Billy abimiz 1953' te New York' ta doğmuş. Müziğe akustik gitar çalarak başlayan Billy, esinlendiği müzisyenleri şöyle sıralamış : Cliff Burton, Johann Sebastian Bach, Jimi Hendrix ve ZZ Top' tan Billy Gibbons. Rock basçıları arasında en iyilerden birisi olan Billy, Talas, Steve Vai, David Lee Roth ve Mr. Big ile çalışmış, son dönemlerdeyse ünlü davulcu Dennis Chambers, klavyede John Novello ile Niacin isimli trioyla epey konser ve kayıt yapmıştır. Aşağıda Niacin' in iki videosu var. Bir tanesi Vanilla Fudge versiyonu ünlü You Keep Me Hangin' On ve diğeri Niacin parçası Slapped Silly... Kafam döndü dinlerken...


 





 





 

Marcus Miller

Basçılardan konu açılmışken Marcus Miller' dan bahsetmezsek kafamıza bas sapı ile vururlar diye endişelenerek giriştim mevzuya. Slap denilen tekniğin, türkçesi tokat, ustalarından olan çikolata renkli basçı 1959' a New York' da doğmuş. Babası piyano çalardı ve Marcus 8 yaşında klarinete başladı. Konservatuar eğitimini klarinet üzerine alan Miller, çeşitli Funk gruplarında bas çalarak Groove ve funk öğrendi. Eğitimine Queens College' da devam etti, burada da klarinet öğrendi. Müzik hayatının büyük bölümü Miles Davis, Luther Vandross ve David Sanborn'la çalarak geçti. Kendisinden çok da büyük olmamasına rağmen Pastorius' tan çok etkilenmiştir. Onun perdesiz bas gitar tekniğini de son derece iyi kullanabilmektedir. Pek çok ünlü davulcu ile birlikte çalışmış, çok kaliteli işlere imza atmış Marcus abimiz. İki tane videosunu ekliyorum alta. İlki frankenstein ikincisi Live Under The Sky '91... terledim org soloyu dinlerken... o ne ya?


 


 





 





Omar Hakim & BR Big Band

Bu adam Omar Hakim' e kafayı takmış diyebilirsiniz, yalan değil, youtube' da aranırken bu videoyu da buldum, Ömer Abi bahsini kapatmadan bunu da paylaşmak istedim. Solo şahane, parçaya girmeden önce attığı bir groove ritm var ki, ay ay ay...


 





 

Stanley Clarke

Clarke, 1951 yılında doğmuş, 1971 yılında Philadelphia Müzik Akademisi' ni bitirmiştir. New York'a taşınan Clarke tanınmış orkestralar ve müzisyenlerle çalışmıştır. Bunların arasında Horace Silver, Art Blakey, Dexter Gordon, Gato Barbieri, Chick Corea, Stan Getz ve Al Di Meola sayılabilir. Bu dönemde ünlü piyanist Chick Corea' nın Return To Forever grubuna katılmış ve bu grup en önemli Fusion gruplarından birisi olmuştur. En önemli solo albümü School Days 1976 yılında yayınlanmıştır. Kocaman cüssesi ile bas gitarlar elinde oyuncak gibi kalır, kürek gibi ellerle, battal bir basçıdır ancak çalışı hiç de o kadar battal değildir. Bu cüsseden bu Groove dedirtecek kadar pamuk-ayucuk bir amcamızdır neticede. Son dönemlerde Jean-Luc Ponty ve Bela Fleck ile TRIO! isimli akustik bir grupla devr-i alem yapmakta olan saygıdeğer abimizin School Days albümünden kendi yazdığı parçası aşağıdadır. Arz ederim.


 





Jaco Pastorius - Slang

Jaco Pastorius, 2006 yılında Bass Guitar Magazine okurları tarafından Gelmiş Geçmiş En İyi Bas Gitarist ödülüne layık görülmüş muhteşem bir müzisyendi. -di diyorum çünkü çok genç yaşta (36) 1987 yılında trajik bir şekilde öldü. Beatles' ın ABD' ne gelmesinden etkilenerek ilk grubunu 1964' te oluşturan (13 yaşında) Pastorius aynı zamanda yetenekli bir atletti, futbol, basketbol ve beyzbol oynardı. Pastorius müzik kariyerine davulcu olarak başlamış, futbol oynarken dizini incittiği için bas gitara geçiş yapmış. Perdesiz Fender bas gitarı ile enstrümanın sınırlarını zorlayan bir çalış stili geliştiren Pastorius caz tarihinin en büyük dahilerinden birisi olmaya hak kazanmıştır. Bugünkü pek çok bas gitaristin çalış stilini etkileyen tarzı, bas gitarı bir eşlik enstrümanı olmaktan çıkartıp, zengin sololarıyla bütün caz gruplarının (trio'dan big band' e) vazgeçilmez enstrümanı haline getirmiştir. Aslında getirmiştir demek doğru değil, gelmesinde payı büyüktür. :) Charles Mingus' a haksızlık olmasın! Feyz aldığı müzisyenler James Brown, The Beatles, Miles Davis ve Stravinsky' dir. Bunların yanında Jimi Hendrix, Duke Ellington, Charlie Parker, Tony Bennett, Santana, Frank Zappa ve Bob Marley de sayılabilir. Bu listeden anlaşılacağı üzere her tarz müzikten zevk almış, kendine bir şeyler katmaya çalışmıştır. Yıldızlı kariyeri ruhsal sorunları ve alkol problemi yüzünden dalgalanmalar göstermeye başlamış, gerek sahnedeki gerekse de sahne dışındaki agresif ve manik depresif ruh hali zamanla büyük problemlere yol açmıştır. Yine böyle günlerinden birinde barda çıkan bir kavgada, yediği bir kamyon sopa sonucu hastanelik olmuş, bir gözünü kaybetmiş, beyin hasarı almış, komaya girmiş ve yaşam destek ünitesine bağlanmıştır. Zamanla durumu kötüleşmiş ve beyin ölümü gerçekleşmiş, yakınları bu duruma daha fazla dayanamayıp makinenin fişinin çekilmesini istemişlerdir. (21 Eylül 1987) Katili de kazayla ölüme bebep olmaktan 4 ay yatıp çıkmış, bizi de Jaco' dan etmiştir ama kimbilir Jaco ne yapmıştır kavga çıkmasına sebep olan.


Aşağıdaki video bir basçının tek başına neler yapabileceğinin güzel bir örneğidir. Denebilecek tek şey, Allah rahmet eylesin Jaco, dellenmeseydin de aramızda olsaydın keşke.





 

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
Sevgilin bıtkın kalmalı öpülmekten
Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği

İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne
Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa
Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır
Kopmaz kökler salmaktır oraya

Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını
Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin
Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara
Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin

İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine
Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına
İnsan balıklama dalmalı içine hayatın
Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına

Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın

Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle
Çünkü acılar da, sevincler gibi olgunlaştırır insanı
Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana

(1977 Kuşatmada)

Ataol Behramoglu

Anneciiim zuzaylılar!!!







Bu fotoğrafları 27.11.2006' da çekmiştim. İşte UFO' ların kanıtıdır bu, ben çektim, ben çektim!!!






Carter Beauford

Carter Beauford, The Dave Matthews Band' in davulcusu, grubun parçalarından bir tanesinin davullarını çalarken bu video çekilmiş. Bir davulcunun her şarkıda ne kadar efor harcadığını, tekniklerini (ters elle çalsa dahi), vuruş çeşitlerini izlemek için çok güzel bir video.


 






 

Dave Weckl, Vinnie Colaiuta, Steve Gadd

3 büyük davulcu, birlikte çalıyorlar. Yorum yapmaya gerek duymuyorum.

 

Allam dinlerken yoruldum, bittim, kurudum...

Davis Residence / El Paso, Texas

Martha Schwartz peyzaj mimarlarının en ünlülerinden birisidir. Genellikle peyzaj mimarlığı deyince akla ilk gelen bol bitkili, kıvrımlı yollardan oluşan, simetrik bahçelerin yerine renkli tektonik öğelerin, yapısal malzemelerin geldiği, bitkilerin görsel birer öğe olarak ön plana çıktığı bahçeler tasarlamıştır. Asıl uğraşı alanı Kentsel Tasarım ya da diğer deyişle kent ölçeğinde tasarımlarken hayata geçirdiği konut projelerinden bir tanesinden örnekler vermek istedim. Texas' ın iklim yapısına ve kültürel peyzaj değerlerine uygun olmayan İngiliz Stili bir bahçeyi uzun süre kullanan ve bu durumdan memnun olmayan ev sahiplerinin isteği üzerine Meksika stili, sıcak renkler ve kaktüslerden oluşan geometrik kütlelerin ön plana çıktığı bir bahçe.



















Sting & Omar Hakim

Omar Hakim bahsi açılmışken Sting' in grubuyla "Burn For You" parçasında attığı nefis davul soloyu da paylaşalım hemen. Buyrun ...






Kontrbası çalan Sting... Diğer müzisyenleri bilmiyorum.

Bobby Mcferrin vs. Omar Hakim


Bobby McFerrin amcayı aslında hepimiz tanıyoruz, hatırlayamayanlar için söyliyim : Don't Worry Be Happy diyen çıplak ayaklı, her yerinden ses çıkartan, enstrüman kullanmayan amca. Bu parça 20. yüzyılın en başarılı şarkılarından bir tanesiydi. McFerrin tam 10 tane Grammy ödülü sahibi dev bir müzisyen. Ancak aşağıdaki klipte atıştıkları davulcu onun kadar ünlü olmasa da en az onun kadar yetenekli muhteşem Omar Hakim. 1959 doğumlu olan Hakim bugüne kadar Sting, Weather Report, Mariah Carey, Madonna, David Bowie, Miles Davis, Marcus Miller ve Dire Straits gibi çok ünlü grup ve müzisyenle çalışmış. Benim gibi davulla azıcık haşır neşir olmuş tiplerin yakından tanıdığı Hakim benim için davulculuğun aksak, kibar, sakin ama bir o kadar da teknik yönünün simgesidir. Aziza Mustafa Zadeh' in Dance Of Fire albümündeki müthiş performansını da hatırlatmak isterim. Neyse müzikten nasıl keyif alınabileceğini, müzisyenin çalmaktan nasıl keyif aldığını gösteren güzel bir video. Groove time...






ay ay ay çok eğlendim...

Erik Truffaz - Yuri's Choice

Erik Truffaz 1960 doğumlu, 6 yaşındayken babasından nota okumayı öğrenmiş. Yaklaşık 8 yaşında babası ile birlikte sahneye çıkmaya başlamış. 1973' te ilk grubunu kurmuş, balolarda çalmaya başlamışlar. Honky Tonk Woman, Johnny Be Good en sevdiği şarkılar o dönemler. Deep Purple dinleyerek büyümüş. Bu yıllarda Miles Davis ile tanışmış, Kind Of Blue albümünden çok etkilenmiş. 1975' te bir rock grubuna girmiş ve tormpetine wah wah pedalı ve distortion eklemiş. 1976' da okulu bırakıp piyano çalışmaya başlamış. 1980' de Orange grubunu kurmuş, fusion, funk ve caz çalmaya başlamış. 1983' te Brezilya grubu Cruzeiro du sul'a girmiş, hayatını piyano dersleri vererek kazanmaya çalışmış. O günden sonra müzik hayatını kendi grubu ile sürdürmeye devam etmiş. Ateşli trompet sololarının günümüzün çağdaş ritm örgüsü ve teknolojik enstrümanları ile birleştiği, zaman zaman dingin, zaman zaman kavgacı muhteşem bir müzik ortaya koymuş bugüne kadar. Aşağıdaki klip en sevdiğim parçalarından bir tanesi. Miles Davis' i sevgiyle anmış bu şarkıda.






Saint Hilarion Kalesi - Girne / KKTC

Kıbırısın Arap saldırılarına karşı korunması için yapılan kalelerden biridir. Kalenin adı Hilarion adlı bir azizden gelmektedir. Buraya 10.yy'da bir manastır ve kilise de inşa ettirilmiştir. Kalenin adına ilk kez 1191'li yıllardaki kayıtlarda rastlanmaktadır. Bir dönem canlı ve stratejik bir önemi olmasına rağmen, daha sonraları Lüzinyan soylularının yazlık ve dinlenme yeri işlevini görmüştür. Özellikle ateşli silahların icadı ve kıyı şeritlerinin savunmasının önem kazanması ile birlikte, Kantara ve Buffavento kaleleri gibi önemini ve işlevini yitirmiştir. Kalede üç ayrı bölüm bulunmaktadır. Ana girişi koruyan savunma yeri Bizanslılar tarafından 11.yy'da güçlendirilmiştir. Aşağı bölüm atlar ve askerler için kullanılmaktaydı. Daha üstteki bölümde, kral sarayı, mutfak, kilise yer almaktadır. Bu bölümde su deposu da bulunmaktadır. Yukarı Kalenin girişinde bir Lüzinyan Kapısı vardır. İki zirvenin ortasında avlu bulunmaktadır. Soylular doğu bölümünde ikamet ederler, mutfak ve diğer gündelik odalar ise batı bölümünde yer alırdı. Kraliyet konutunun ikinci katında bulunan Kraliçe Penceresi'nden (gotik tarzda oyulmuş bir pencere) çevrenin panoraması doyumsuzdur. Zirvede ise Prens John kulesi bulunmaktadır.








Yukarıya mı tırmancaz??!!













Tırmanılabiliyormuş...



















Ama burası daha yolun başı...















Tepenin içine öyle oturtmuşlarki kaleyi şaşırmamak elde değil.











Ağaç sanki kaleyle birlikte var olmuş gibi...




















Aşağısı Girne...













Burası da tepe noktası, bu ağaca 50 kere yıldırım düşmüş gibi duruyor...














Kraliçenin penceresi















Üşenmedik çıktık, her yerini dolaştık. Mekan kavramını kaybettiğiniz, hayal dünyasından fışkırmış bir kale Saint Hilarion. Birlikte gezdiğimiz arkadaşım "bir daha beni hiç bir gü buraya çıkartamaz!!" demişti, hatta bu cümleyi kusmuştu. Ben gitsem yine çıkarım, altınızda Girne manzarası, arkasında deniz, gökyüzü, bölgenin ünlü kartalları... masal dünyası gibi. Kıbrıs' a gidip sadece Casino, Otel gezmeyin, adada ciddi bir tarihi eser potansiyeli var.

Hava almaca


Kedilerim dışarıyı seyrediyorlar, onları çok özledim, kimbilir ne yapıyorlardır şimdi??



Katie Melua - Nine Million Bicycles

Katie Melua, 1984' te Gürcistan' da doğmuş, daha sonra kalp cerrahı olan babasının işi nedeniyle Belfast'a taşınmışlar. Katolik okullarında okumuş, küçükken politikacı ya da tarihçi olmayı istemiş. Büyümüş ve şarkıcı olmuş. Hem çok güzel bir ablamız hem de sesi çok güzel. Bu şarkısı beni çok etkilemişti...





Çok güzel yaa....

Doraemon


Bu da eski kedim Doraemon, Jeiko' nun beyi.





Hanımıyla uyumaktansa gelip benimle uyumayı tercih ederdi. Bu pozisyon kurgu değil, hep böyle uyurdu. Ayrıca yıkanmayı da çok severdi, ilginç bir karakterdir kendisi. Ne de olsa uzaydan geldi.

Jeiko


Bu benim eski kedim Jeiko.


Tıvtıvvv..

Foto fotoooo fotoooo...

Çok güzel di mi? Bahçede yakaladım bu haylazı.

...---...

Live Earth Konserleri ve Madonna' nın "Hey You" Klibi






Hey you,
Don't you give up, it's not so bad
There's still a chance for us
Hey you,
Just be yourself, don't be so shy
There's reasons why it's hard



Keep it together, you'll make it alright
Our celebration is going on tonight
Poets and prophets would envy what we do
This could be good, hey you



Hey you,
Open your heart, it's not so strange
You've got to change this time
Hey you,
Remember this, none of it's real
Including the way you feel



Keep it together, we'll make it alright
Our celebration is going on tonight
Poets and prophets would envy what we do
This could be good, hey you



Save your soul, little sister
Save your soul, little brother





Hey you, save yourself
Don't rely on anyone else



First love yourself, then you can love someone else
If you can change someone else, then you have saved someone else
But you must first love youself, then you can love someone else
If you can change someone else, then you have saved someone else
But you must first



Hey you,
They're on the fence, you've got a choice
One day it will make sense
Hey you,
First love yourself, or if you can't,
Try to love someone else



Keep it together, we'll make it alright
Our celebration is going on tonight
Poets and prophets will envy what we do
This could be good, hey you



First love yourself, then you can love someone else
If you can change someone else, then you have saved someone else
But you must first love youself, then you can love someone else
If you can change someone else, then you have saved someone else
But you must first





Madonna bu şarkıyı Live Earth organizasyonu için yapmış, sözleri çok güzel, klibi de öyle. Bu konserlerden birisi de İstanbul' da yapılabilecekken bu şansı ellerinden kaçıran insanları, hükümeti saygıyla anmamak mümkün değil.

Dünyamız SOS veriyor.

...---...

Yoko Ono - Onochord - SU Kasa Galeri' deki Enstelasyon Sergisinden Görüntüler

Sergi fotoğrafları







Bu bardaklar su ile doldurulmuş ve hepsinin altında ünlü sanatçıların isimleri var.















Bu bir dilek ağacı. Dileklerinizi yazıp ağaca asıyorsunuz. Bu ağacın sergi bittikten sonra nerede olduğunu ben biliyorum, ama size söylemem.











Barış ve sevgi temalı bir sergide barış mesajları yazılması için duvara asılan dünya haritasına yurdum insanının yazdığı mesaj.







Bütün Dünya Türk Olsun temennisi. Barışın tek şartı bu yazan için. Bu arkadaşı da renkli plastik sayı fasulyesi saymaya anaokula geri göndermek lazım.










Peace is possible...













Tabutun içi boş merak etmeyin. Ziyaretçilerin içinden gelenleri karalamaları için ortaya bırakılmış.







Tüm tabutların içinden birer zeytin ağacı çıkıyor. Yaşamla ölümün ilginç bağlantısı.











Sabancı Üniversitesi' ne ait Kasa Galeri gerçekten ilginç bir mekan. Eski banka binası galeriye çevrilmiş, banka binasının en alt katındaki eski kasa odası (bildiğiniz çelik kapılı kocaman oda) içinde sergiler düzenleniyor. Binanın giriş katı ise bir üstteki fotoğraftaki salonu ve balkonları içeriyor. Girişte sizi üstteki manzara karşılıyor, daha sonra alttaki kasa odasına indiğinizde Yoko Ono' nun I Love You video mesajı sürekli olarak ekrandan veriliyor. Bu döngü çok rahatsız edici bir hal alabiliyor. Burada yukarıdaki boyanmış tek tabut ve resim malzemeleri var. Ayrıca dünya haritaları ve yanlarında I Love You ve Peace Is Possible mühürleri. Bunları duvarlara ya da haritalara basabiliyorsunuz. En dipteki odada ise Dilek Ağacı, çay bardakları ve gökyüzünü canlı olarak gösteren bir başka ekran var.

Ucundan kıyısından katkıda bulunduğumuz sergiyi (Bitkileri biz getirdik ve biz geri götürdük), kimsenin olmadığı en son gün görmüş olmak bile bana keyif verdi. Bu arada Karaköy Bankalar Caddesi beni her zaman çok etkilemiştir. Yoko Ono' ya hiç kanım ısınmamıştır, John Lennon' ın ölümünden sonra takındığı tavırlar beni hep rahatsız etmiştir, neden bilmem. Saçma aslında. Barış ve Sevgi için emek harcayan birisi sonuçta. Aman neyse işte durum bu...

Bu adam kadar eğlenmek isterdim

Aşağıdaki video bir aralar dünyada çılgınlık haline gelen Tunak Tunak şarkısının videosu. Ben çok sevdim şarkıyı, kendimce dans bile geliştirdim. Siz de sevin! (Bu bir emirdir.)




Brothers In Arms (Dire Straits)

Brothers In Arms (Dire Straits)



Brothers in Arms İngiliz Rock grubu Dire Straits' in 5. albümü olarak 1985' te yayınlandı. Tüm dünyada 29 milyon gibi bir satış rakamına ulaşan albüm 80' lerin en çok satan 3. albümü oldu, tüm zamanların en çok satan 20 albümü arasında yer aldı.


Tamamı Dijital kayıt olan albüm (DDD) ilk CD albümlerinden birisidir aynı zamanda. İlginç olan şu ki satılan CD sayısı o zamanın CD Player sayısından fazla olmuştu. Aşağıda klibi olan parça ise kesinlikle albümün en başarılı parçasıydı, zaten albüme adını da vermişti. Zaten hepimizin bildiği, küçükken mutlaka dinlediğimiz bir parçadır.


Üstteki fotoğraf albüm kapağındaki fotoğraf ve bu bir National Style 0, Resonator (Resofonik) gitar. Ahşap yerine metal kasalıdır. Genellikle Blues müzisyenleri tarafından tercih edilir.


Klibi TRT' nin tek kanal döneminin ender kliplerinden birisi olarak yayınlanmıştır. Çok önemli parçadır, çok...

Parçadan bir bölüm :



There's so many different worlds, so many different suns;


We have just one world, but we live in different ones...



Klibin sonunda siyah-beyaz-kabus savaşın bitişi, renkli güzel bir güneşin doğarak denizlerin durgunlaşması hep etkilemiştir beni... Bu durgunluğa ihtiyacımız var artık.





Cirque Du Soleil

Cirque Du Soleil (Güneşin Sirki)

Baie-Saint-Paul, Quebec City yakınında bir yerlerde ufak bir kasaba ve bu inanılmaz sirk burada kurulmuş. Bölgedeki sokak tiyatrosu grupları ve diğer performans sanatçılaırı bir araya gelerek bu grubu oluşturmuşlar. Guy Laliberte' de bunlardan birisi olarak Cirwue Du Soleil' in CEO' su oluvermiş. 1980' lerin başından beri var olan sirk belki de dünyanın en önemli sirklerinden birisi haline gelmiş durumda.

  • 1984'te 73 çalışanı olan sirkte bugün 3000 kişi çalışıyor ve bunların 900'ü sanatçı.
  • Çalışanların yaş ortalaması 35.
  • 40 farklı milliyetten insan çalışıyor ve sirkte toplam 25 ayrı dil konuşuluyor.
  • 1984' ten bugüne 100 farklı ülkede 250' den fazla yerde gösteriler yapmışlar.
  • 2007' de 8 milyon, toplamda 60 milyon kişi bu gösterileri izlemiş.
  • Sirkin müzikleri canlı performans ve grubun pek çok albümü var. DVD' ler, posterler vb. pek çok ticari ürünü var.
  • Henüz Türkiye' ye hiç gelmemişler, o günü iple çekiyorum.